1970'ler

Çivitli Çamaşırlar

Annemin yıkadığı çamaşırlar meşhurdu, tertemiz sakız gibi olurdu. Renkliler parlak, beyazlar çivitlenmiş. İnci gibi ipe dizilirdi. Kendi diktiği patiska, kenarları rengârenk oyalanmış, bembeyaz külotlarımızı ön ipe asardı. Büyüklerin iç çamaşırları hep arkaya gizlenirdi. Galiba annem bizim külotlarımızı, biraz da oyalarını, beyazlığını ele güne göstermek, onların temizliğindeki emeği sergilemek istediği için öne asıyordu. Üç boy. Bembeyaz. Paçaları rengârenk iplerle oyalı. Beli lastikli. Patiska külotlar.

“Hah! Yıldız Hanım kar gibi külotları astı yine” derdi komşular.

O zamanlar günlük çamaşırlar elde yıkanırdı, makinede değil. Zaten makineler de şimdiki gibi pratik değildi. Bir sağa bir sola dönen, merdaneli, sıkması elle iki silindirin arasına çamaşırın verilmesiyle iş gören aletlerdi. Öyle zırt pırt açılmazdı. Ancak büyük ve elde yıkanamayacak ağır şeyler, banyo havluları, çarşaflar, yorgan yüzleri falan için kullanılırdı. Açılınca da günün yarısı makine başında geçerdi.

Elde yıkanan çamaşırlar ise günlük işin bir parçasıydı. Annem onları akşamdan suya basar, beyazsa ertesi gün mutlaka kaynatır, tekrar yıkar, lekeliyse çamaşır suyunda biraz bekletir, çalkalar, en sonun da çivitli sudan geçirirdi. Böylelikle beyaz çamaşırlar hafif mavimsi renk alır, eğer yıkanmaktan sararmışsa bundan eser kalmazdı. Pırıl pırıl, çivitten ötürü hafif mavimsi olmuş ama asla morarmamış beyaz çamaşırlar…

Annem o ayarı çok iyi tuttururdu. Komşuların moraran çamaşırlarını beğenmezdi. “Kıvamı var… Çiviti çok koyarsan morarır az koyarsan işe yaramaz” derdi. Dedim ya, annemin çamaşırları çok meşhurdu.

Hafızamda kokuların çok yer tutması mıdır, o beyaz-mavi patiska külotları yıllarca giymemizden midir, yoksa “Beyazların sararmaması lazım.” bilgisinin kafama kazınması mıdır, bilmiyorum ama ben de annemden kalan alışkanlıkla çivite inanıyor ve hâlâ beyazların son suyunda çivit kullanıyorum. Tabii ki annemin öğrettiği gibi, kararında!

Video: Kiraz Akın


Creative Commons Lisansı

Çivitli Çamaşırlar&rdquo için 3 yorum

  1. Fulya İNCİ

    Kokusu burnuma geldi💜

  2. Gülsün Kaya

    Bizim mahalleye yeni taşınan komşular hakkındaki ilk kararlar da astığı çamaşırlara bakılarak verilirdi. Çamaşırlar morarmışsa “dalak gibi”; türlerine göre sınıflandırılmamışsa yani gömlekler, pantolonlar, donlar, çoraplar, beyazlar, renkliler… rastgele yan yana asılmışsa ya da çamaşırlar aynı düzende asılmamışsa yani kimi yakasından, kimi paçasından… asılmışsa “şaydal şuydal” denir ve komşu böylece küçümsenirdi. Ayıp olacak belki ama ben de komşularımın çamaşırlarına aynı ölçütleri kullanarak bakarım hâlâ: Dalak gibi mi? Şaydal şuydal mı?

    • Senem Esen

      aslan yattığı yataktan komşu astığı çamaşırdan :)))

Bir Cevap Yazın

Şenlik sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et